Göller Diyarı, Antik Miras ve Yükselen Turizm Değeri

Toros Dağları’nın eteğinde, tarih ile doğanın el ele verdiği bir coğrafyada yükselen Burdur, son yıllarda sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini çeken nadide turizm duraklarından biri haline geldi. Doğal zenginlikleri, antik kentleri, yöresel lezzetleri ve kendine özgü kültürel dokusuyla Burdur; ziyaretçilerine yalnızca bir seyahat değil, aynı zamanda derin bir keşif yolculuğu vadediyor. Bu potansiyelin ardında ise çarpıcı rakamlar, sürdürülebilir projeler ve sürekli artan bir ziyaretçi ilgisi yer alıyor.
 

Doğanın Sunduğu Mavi ve Yeşil

Burdur’un adını duyurmasında kuşkusuz en büyük pay sahibi Salda Gölü’dür. Türkiye’nin en temiz göllerinden biri olan ve Mars’a benzeyen beyaz kumsallarıyla adeta bir doğa harikası olarak anılan Salda Gölü, 2019 yılında yaklaşık 1,5 milyon ziyaretçiyi ağırlayarak bölge turizmini zirveye taşıdı. Derinliği yaklaşık 196 metre, yüzey alanı ise 43,7 kilometrekare olan bu göl, aynı zamanda “Özel Çevre Koruma Bölgesi” statüsüne sahiptir. Salda’nın mavi tonları, yaz aylarında adeta bir hac merkezi gibi turistleri kendine çekerken, göl çevresinde gelişen altyapı ve hizmetler de Burdur ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır.

Burdur’un bir diğer doğal hazinesi ise adını taşıyan Burdur Gölü. Türkiye’nin yedinci büyük gölü olan bu doğa harikası, 250 kilometrekarelik yüzey alanı ve 110 metreyi aşan derinliğiyle, flamingolar başta olmak üzere birçok kuş türü için önemli bir yaşam ve göç alanıdır. Gölün çevresindeki kuş gözlem noktaları, doğa fotoğrafçıları ve kuş gözlemcileri için eşsiz bir deneyim sunar.

Tarihin Sessiz Tanıkları

Doğanın sunduğu güzelliklerin yanında, Burdur’un kültürel mirası da göz kamaştırıcı bir çeşitliliğe sahiptir. Roma dönemine uzanan Sagalassos, Kibyra, Kremna gibi antik kentler, tarihseverler için açık hava müzesi niteliğindedir. Sagalassos Antik Kenti, bir UNESCO adayı olarak her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlarken; Kibyra’daki gladyatör dövüş sahnesi, etkileyici odeon yapısı ve mozaiklerle süslenmiş zeminleriyle zamana meydan okur.

Bu kültürel hazinelerin sergilendiği Burdur Arkeoloji Müzesi, 1969 yılında kurulmuş olup, yaklaşık 53.000 eseri ile ülkenin önde gelen müzelerinden biridir. Müzeyi ve çevresindeki diğer kültürel destinasyonları (Salda, İnsuyu Mağarası, Kibyra) ziyaret eden turist sayısı yalnızca 2019 yılında 138.269’a ulaşarak bir rekora imza atmıştır.

Alternatif Turizmde Yükselen Değer

Doğayla iç içe projelere imza atan Burdur, alternatif turizmde de büyük bir ivme yakalamıştır. İnsuyu Mağarası, 1965 yılında turizme açılmış ve 597 metrelik gezilebilir uzunluğuyla Türkiye’nin ilk turistik mağaralarından biri olmuştur. Her yıl binlerce ziyaretçi, bu mağaranın sarkıt ve dikitlerle süslenmiş gizemli koridorlarında keşfe çıkmaktadır.

Lisinia Doğa, Türkiye’nin ilk yaban hayatı rehabilitasyon merkezlerinden biri olarak Burdur’un ekolojik duyarlılığına öncülük ederken, lavanta üretimi ve aromaterapi turizmiyle adını uluslararası alanda duyurmuştur. Salda Gölü – Lavanta Bahçeleri güzergahında geliştirilen Lavanta Yolu Projesi, bölge halkı için yeni gelir kaynakları oluştururken, turizme de yepyeni bir rota kazandırmıştır.